Mozolenin önünden geçerken Nina Georgiyevna Stalin'e baktı; Stalin gülümsüyordu, Nina Georgiyevna da gülümsedi; eski dünyayı bilen, Lenin'le birlikte olmuş, onunla birlikte çarpışmış, zindanlarda yatmış ve çok ağır bir yükü omuzlamış adam baktı ve gülümsedi: Sovyet devletini güçlendirmiş, halkı korkunç bir fırtınadan geçirmişti, şimdi de barışı, soluk alıp vermeyi, hayatı koruyordu...
Güneş bir an koyu-leylak rengi bulutları yırttı:
- Yaşasın barış bayrağının taşıyıcısı!
Herkes Stalin'e baktı. Tüm dünya bakıyor ona, diye düşündü Nina Georgiyevna...
Sayfa 511 - Evrensel Basın Yayın, 2004Kitabı okudu
Ey ölüm, yaşlı kaptan, elimizi çabuk tutalım! Kalkma zamanıdır artık, demir alalım!
Katran gibi kapkaraysa ne çıkar gök, deniz?
Ta derinlerinden bizim ışıl ışıl renk cümbüşüdür yüreklerimiz.
...Baudelaire dünyanın dar olduğunu, yaşamaktan usandığını yazmış. Ben uzun yaşadım, ama hayata bağlıydım. Onun sözünü ettiği dünya, insanın yüreğinin içindedir, oysa hayata, insanlara bağlılıktır dünya. Benzetme nefis ama: "Ölüm, yaşlı kaptan..." Hayatı reddettiğini sanıyordu, oysa onu övmüş olmuş. Söz de, sözcük de hayat değil midir zaten ?
Sayfa 332 - Evrensel Basın Yayın, 2004Kitabı okudu
Aşıkların öpüşebileceği, ressamlarınsa çiçek resimleri çizeceği ve üzerinde yalnızca yiğitliğin değil, mutluluğun da var olduğu eşit bir dünyayı gözümde canlandırabiliyorum.
Sayfa 331 - Evrensel Basın Yayın, 2004Kitabı okudu
Barış günlerinde, diye düşünüyordu, ne kadar birbirinden ayrı, ne kadar birbirine benzemez oluyor ülkeler, hepsi kendince, hepsi kendine özgü; ve ilk bombardımandan sonra ne çok benziyorlar birbirlerine!
Sayfa 325 - Evrensel Basın Yayın, 2004Kitabı okudu